habermelegi.com: MİSTİK BİR İNANIŞ:"TASAVVUF FELSEFESİ" NEDİR?

29 Mayıs 2017 Pazartesi

MİSTİK BİR İNANIŞ:"TASAVVUF FELSEFESİ" NEDİR?


Mistik Bir İnanış: "Tasavvuf Felsefesi" 


Bu yazımızda sizlere, İslam ile ayrı düşünülemeyen tasavvuf felsefesi nedir, tasavvufta uyulması gereken kurallar nelerdir? Tasavvuf ve Sufilik aynı şey midir? Tasavvuf ilmi nasıl başlamıştır? Tasavvuf müziği ve ilmi hakkında geniş bilgilere yer vereceğiz.



İki ayrı okyanusun büyük kavuşması olarak bilinen Hazreti Mevlana ve kendi yokluğunda benliğini ve hiçliğini kazandıran Şems Tebriz-i tasavvuf çizgisine değineceğiz. Tasavvuf, İslam anlayışını tamamiyle özüyle yaşama sanatıdır. Bu algıyı hayata geçirme, birebir yaşama olarak düşünülmelidir.

İslam ve tasavvuf birbirinden ayrı düşünülemez. İnsanoğlu var olduğu andan itibaren yaşanan arınma aşkıdır. Tasavvuf anlayışı özde İslam anlayışını benimseyerek, yaratanla yaratılanın bir olduğu olgusunu bütün olarak kabul eder. Bazı alimler tüm dinleri kapsadığını da belirtir. 

Tasavvuf İkra yani "oku" manası, insanlığın sonsuzluğunu ve hiçliğini bulma sürecidir. Buna göre Tasavvufun tarihi olmamaktadır. Diğer bir anlayışla, olgunlaşma ve kendini bulma manasına gelir. Cenabı-ı Hakkın: “gizli hazineydim, bilinmeyi istedim ve alemleri yarattım” demesi tasavvufun oluşumunu meydana getirmiştir.

Peygamber Efendimiz zamanında Mescidi Nebevi’ de var olan bir bölüm de, kadın ve erkeklerin arınmak için bir arada ibadet ettikleri ve’ sofa’ olarak adlandırılan terbiye yerleri vardı. Burada terbiye ve arınma adına eğitim görenlerin İslam dinini yaymak adına dünyayı gezdikleri bilinmektedir. 

Tasavvufta Uyulması Gereken Kuralları Nelerdir?


Hiçlik makamı olan tasavvuf ruhu ve bedeni arındırmak, sakınmak ve saflaştırma ilmidir. Benlik ve varlık iddiasına karşı olan ve kendini bulmak adına Allaha sığınma şeklidir.

Tasavvufta uyulması gereken kuralların başında yasak adına konulan her ne varsa farkındalığı ve disiplini etkili hale getirmeyi mümkün kılar.‘Sırat-ı Mustakiym’ ( doğru yol) yolunda olma ve ilerlemedir. 

Benlikten kurtulma adına bazı yasaklardan sakınmak için sığınma biçimidir. Tasavvuf insanların sadece kendi zihnine ve ruhlarına yaptığı içsel bir yolculuk yaşam biçimi olmasının yanı sıra,insan ahlakında öncelikle kendi içinde denge kurulmasını ister. Tekamül ve sabrı en iyi anlatan ilimdir.

Öncelikle yaratıcısına sığınan ve emin olan, somut hiçbir şeyin yıkamadığı, nefisten sakınan, benlik kavramını unutarak hiç olma makamına erebilmektir. Burada yol alma becerine nail olan kişilerin, öncelikle içsel yolculukları sürecinde ve sonrasında, baktıkları her yerde Cenab-ı Hakkı görebilme ( lem yelid velem yuled) tektir saygısına ve muhabbetine erişebilmeleri anlayışı özümsenir. Hoşgörüdür, kalp gözüyle görmek ve hissetmektir. Bedenin ve zihnin senkronize bir şekilde işlemesini kabul eder. Doğru yolda ilerlerken engellemek adına karşımıza çıkan yasaklardan sakınmaktır. Hoşgörüde ve benlikte hiçlik makamına erişme biçiminde ilahi aşka ulaşan en iyi örnek ise Hazreti Mevlana ve Şems Tebriz-i hazretleridir.



Tasavvuf ve Mevlana Şems Büyük Buluşması


Birbirlerine ayna vazifesi gören iki önemli şahsiyet kemale erenlerden olmuşlardır. Şemsin aynasında kendini görmüş ve ilahi aşkı yaşamıştır. Derin bir muhabbette gizli olan Tasavvuf aşkı, her iki Allah dostunu karşılaştırmış dostlukları anlam kazanmıştır. Aralarında yaşanan derinlik, sadece öğrenci ve öğretmen ilişkisi olarak sınırlı kalmayıp, arayış içinde olan iki güzel ruhun birbirini bulmasıyla ilahi aşkın temellerini atmıştır.

Asırlar boyu ve sonsuza kadar devam edecek bu ilahi aşkın kudreti, Hazreti Mevlana’nın dönüm noktası olur. Şems Tebriz-i kendi ulaşmış olduğu ilahi güce Mevlanayı da ulaştırmak ister. Sınırları aşan ve öğretileri konuşulan Mevlana, bütün özellikleri ve vasıflarıyla ezeli himmetiyle ( ezelden beri) tecelli eder. 

Tasavvuf anlayışında adeta bir dönüm dönüşüm noktası olan Mevlana ve Şems büyük buluşma 29 Kasım 1244’ de vuku bulmuş. Bu tarihte başlayan dostluk tam 3 yıl sürer ve Hazreti Mevlana’ nın her şeyi olan Şems hazretleri asırlara yayılacak olan öğretilerinin temellerini atmaya başlar.

Mevlana mest olduğu bu ilahi aşkın içinde bütün zamanını öğrenmeye adar. Dış dünyayla tüm ilişkilerini kesen Mevlana ise, halk arasında öğrencileriyle vakit geçirmemeye başlar ve kıskançlıklar oluşur. Şems bu kızgınlıklar ve kıskançlıklar karşısında, bir gece aniden ortadan kaybolur ve Mevlana için tamamen içe dönük bir yaşam hali ve acı çekme süreci başlamıştır.

Allah sevgilisi, Hazreti Mevlana felsefesi ve yaşam tarzı günümüzde de örneklendirmelerle sonsuz ilimde idrak edilmeye çalışılmaktadır. Tasavvuf ilminin Piri olan Mevlana ve Şems’ in öğretileri günümüze kadar gelip, Dünya üzerine yayılmıştır.


Tasavvuf ve Sufilik Aynı Şey mi?



Sufilik Dünya üzerine yayılan ve insanların algılarını geliştirmek için kullanılan bir inanış biçimidir. Tasavvuf Allah ile var olmak, varlığını bu şekilde sürdürebilmek, sosyal olan bir yaşam biçimidir. Tasavvuf eleştirme yapmaz ve başını çevirdiğin her yerde gördüğün sadece Allah olmaktadır. Felsefe ile bir tutulmamalı ve başlı başına algı biçimi olarak düşünülmelidir.



Tasavvuf Müziği ve İlmi


Tasavvuf ve müziğin bir araya gelmesi zikir ritüeli olarak algılanmalıdır. Müzik eşliğinde ve zikir halinde Allaha’ a ulaşmak fonksiyonel bir sanat müziği ortaya çıkmaktadır. Müziğin tasavvuftaki yeri eğlence anlamında düşünülmemeli, tamamiyle Allah’ a olan kulluğunu zikir halinde yansıtmasıdır. Kulluk derecesini süsler, coşturur, ilahi aşkla hoşnut eder… 

Tasavvufta kullanılan müzik aletleri ; ney, nevbe, kudüm, bendir ve rebab olmaktadır. Türk Tasavvuf Müziğinin baş yapıtları olarak Ahmet Ağa, Osman Dede Mevlevi ayin besleticileri öne çıkar bilinir. 

Tasavvuf müziği kesinlikle bir eğlence aracı değildir. Allaha olan kulluk vazifesini hatırlatma için, kullanılan sözlerle nasihat niteliği taşıyan müzik biçimidir. Dönemine dair bestelenen sözler notalara dayanarak yazılmadığı içini günümüze en sade haliyle gelmiştir. Süleyman Çelebi tarafından 1409 yılında yazılan “ Vesiletü’ n Necat” ilk tasavvuf müziği olarak tarihe geçmiştir.
Allah yolundan gidenler için yazılmış metinler tasavvuf müziğinin sözlerini oluşturur. Sözler çalgı eşliğinde dile gelir ve huşu içinde zikir yolculuğuna çıkılır. 













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşkkür ederiz..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger... back to top